Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

MASAJIN TARİHÇESİ

Masaj, öncelikle insanın dokunulma ihtiyacını karşılamada etkin bir uygulama olarak binlerce yıldır süregelen bir etkinlik olarak varlığını sürdürmektedir. Çünkü insan teması hem kişiye güven duygusu aşılamada hem de pozitif elektrik aktarımı yoluyla kendini çok daha iyi hissetmesini sağlamada önemli bir unsurdur.

Masajın bilinen ilk uygulamalarının İ.Ö. 3000’li yıllarda Çin ve Hindistan’da yapıldığı bilinmektedir.

Bu konuda bilinen ilk yazılı kaynaklar ise eski Yunan hekimleri tarafından ele alınmıştır. Eski Yunan’da “massein” sözcüğü yoğurma anlamına gelmekteydi. Bilindiği gibi masajın en belirgin manuplasyonu yoğurmadır. O dönemden günümüze masaj, günlük yaşamda rahatlama ve gevşeme amacı ile uygulanmış bir etkinliktir. Bununla birlikte masajın tedavi edici özelliğinden de yüzyıllardır faydalanılmaktadır. Eski Yunan’dan başlayarak, Roma İmparatorluğu döneminde de özellikle olimpiyat oyunları ve her türlü spor karşılaşmaları sırasında da masajdan yararlanılmıştır. O dönemde sporcular karşılaşmadan önce hazırlayıcı yağ ile ovurlurdu.

Günümüzde uygulanan klasik masaj (Rus-İsveç masajı) özellikle 19. yüzyıl başlarında şekillenmeye başlamıştır ve yüzyılın son döneminde özellikle Hoffa tarafından karakteristik masaj manuplasyonlarının tanımlamaları yapılmıştır. Öfleraj, Petrisaj, Friksiyon, Perküsyon ve Vibrasyon olarak sınıflandırılan temel masaj hareketleri günümüze dek geliştirilerek çeşitli yöntemler uygulanmıştır. Günümüzde uygulanan masaj tekniklerinin temelleri bu beş manuplasyon tekniğine dayandığından klasik masaj, diğer tüm masaj tekniklerinin temelini oluşturmaktadır.

Uzakdoğu kökenli masajlar ise batı tekniğinden çok beden-ruh-düşünce üçgenindeki uyumu korumaya yönelik daha çok spirituel nitelikleri ağır basan uygulamalar olarak binlerce yıl öncesinden günümüze ulaşmıştır. Özellikle kullanılan aromatik yağlar ile vücutta yaratılan dokunma etkisine ek olarak koku ile de etkime yaratma düşüncesi ağırlık kazanmaktadır.

Günümüzde tüm dünyada tanınan masaj tekniklerinin hepsi doğu kökenli olmakla birlikte batı kültürü tarafından dünyaya sunulmuş, bilinir hale gelmesi son 50-60 yıl içinde yine batılılarca gerçekleştirilmiştir.

Ülkemizde gerçek spa kültürü kaplıcalar ve türk hamamları ile büyük ölçüde oturmuş, kendine has nitelikleri bulunan ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Ancak ne yazık ki bu zengin kültür zamanla gözden düşmüş, spa anlayışı batıdan ithal edilerek tamamen farklı bir alana ilgi duyulmaya başlanmıştır. Oysa ki suyla gelen sağlık anlamına gelen SPA (sanus per aquam) türk hamam kültüründe zaten vardır, tek yapılması gereken biraz daha ilgilenilip ön plana çıkartılması ve günümüz beklentileri ile örtüştürülerek geliştirilmektir.


Kategoriler

- hastalıklar - Şifalı Bitkiler - bitkilerin faydaları - Beslenme - kanser - tedavi - Gıda - şifa - kalp ve damar hastalıkları - sigara - belirtiler - kadın - çocuk - işitme kaybı - Diyet - hafıza - su - masaj - Vücudumuzu Tanıyalım - alerji - kulak - teşhis - sağlık haberleri - Diş Sağlığı - Beden dili - Depresyon - hastalık - Evlilik - Göz Sağlığı - ağız - bulaşıcı hastalıklar - gebelik - burun - sağlık - kulak ağrısı - orta kulak - Diğer Hastalıklar - Cinsellik - diş - bademcik - ağrı - şifa kaynağı - dikkat - Alkol - enfeksiyon - iç kulak - kilo vermek - diş çürüğü - kulak çınlaması - baş dönmesi

MollaCami.Com