Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim
Muhtaç Olduğumuz Bir Nimet
“Bilmiş olunuz ki, dünya ve ahirette içeceklerin en güzeli, en iyisi su’dur” beyanında bulunan Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) su’yun ne büyük bir nimet olduğunu bildirmiştir. (Hâkim, eşribe c/4. sf: 138)
Dünya hayatımızda varlığımızı sürdürebilmemiz için, Rabb’ımız Teâlâ hazretlerinin bizlere ihsan ettiği su nimetinin önemini görmezden, bilmezden gelmemiz Allah’ımıza karşı ihanet olur. Su, bütün canlılar için hayat kaynağıdır.
Kur’ân-ı Kerim’de:
“Bizler canlıyı sudan yarattık” (Enbiya: 30)
“Size tohumlar, bitkiler; ağaçları sarmaş dolaş olmuş bağlar ve bahçeler yetiştirmek için üstüste yığılıp sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik.” (Nebe: 14-16) buyurulmuştur.
Bu âyetler suyun canlılar için ne kadar kıymet biçilmez bir nimet olduğunu bildirir. Dikkat edilirse bütün canlıların hammaddesinin su olduğuna dikkat çekilmiştir.
Sürekli temas halinde bulunduğumuzdan olacak ki, suyu çok iyi tanıdığımızı zannederiz. Oysa su öylesine bir nimettir ki, diğer maddelere göre enteresan değişiklikler gösterir.
Su, hayatın temel maddesidir. Cenab-ı Hakk celle ve âlâ hazretleri suyu bol miktarda ikram ve ihsan etmiştir. Yapılan araştırmalara göre:
*Okyanuslarda 1.37 milyar metreküp su bulunur.
* Bu miktar dünyanın toplam suyunun % 97’sidir.
*Dünyada içilebilir su miktarı ise 37.3 milyon metreküp olarak hesaplanmıştır.
Allah-u Teâlâ bu husus ile ilgili olarak şu beyanda bulunmuştur:
“Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbette gücümüz yeter.” (Mü’minun suresi. Âyet: 18)
Güç ve kuvvet sahibi Allah (c.c.)’dür. Suyu ortadan kaldırsa hayatın anlamı kalır mı? Elbette kalmaz. Dünyaya anlam kazandıran hayattır; su da hayatın kaynağıdır. Suyun bu özelliği bile tek başına, Allah’ın nimetlerini topluca saymaya imkân olmadığını ispat etmeye kâfidir.
Su vücudumuzun olmazsa olmazlarındandır. Çünkü o, vücudun:
*Hararetini giderir.
* Rutubetini muhafaza eder.
*Eksilen rutubetin yerini doldurur.
*Alınan gıdaları inceltir.
* Gıdaları damarların en ince noktalarına ulaştırır.
* Tok tutar, iştah keser.
İnsan, sinirli, stresli olduğu zaman yemek yemek ister. Çünkü böyle olduğunda vücutta salgılanan endorfin hormonu iştah açar. Bu durumda yapılması gereken su içmektir. Zira su, endorfin hormonu salınımını bloke ederek gereksiz yemek yemeyi engeller.
* Su kasların dengesini sağlıyarak kasılma ânındaki doğal fonksiyonlarını düzenlemeye yardımcı olur.
* Vücudun zararlı maddelerden arınmasını sağlar.
* Kabızlığı önler. Çünkü vücut su ihtiyacını alamadığı zaman ihtiyacı olan suyu bağırsaklarından çeker; kabızlığın sebebi de budur.
*Yemeklerden en az yarım saat önce su içilirse tokluk hissi verir.
* Su, cildi güzelleştirir. Kurumayı ve derinin sarkmasını önler. Vücutta yağların depolanmasını önler. Böbrekler yeterli suyu alamazsa karaciğer, görevlerinden biri olan depolanmış yağları enerjiye çevirip yakamaz. Böylece yağ bedende kalır. Şişmanlık ve neticede hastalıklar birbir artar.
* Vücudumuz yeterli suyu alamayınca bunu bir tehlike kabul eder ve mevcut suyunu saklamaya başlar. Bu da, vücutta su toplanmasına özellikle de el ve ayaklarda ödem oluşmasına sebep olur. Bundan dolayı, kişinin günde 8 bardak (iki litre) suya ihtiyacı vardır; bu miktar suyu içmelidir. Kilolu kişiler vücut metabolizmalarını artırmak için daha fazla su içmeleri gerekir. Uzmanlar bu fazlalığı her 12 kilo için bir bardak su gerektiğini ifade ederler. Spor yapanlar ve çeşitli sebeplerle terleyenler için su ihtiyacının artacağını belirterek gereğinin yapılmasını hatırlatırlar.
*Susamak, vücudumuzdaki sıvı miktarının azaldığına işaret eder.
*Allah-u Teâlâ bedenimizdeki kılcal damarları abdest organlarımıza yerleştirmiştir. Günde beş vakit namaz için en az beş defa bu uzuvlarımızı su ile yıkadığımız zaman vücudumuzda ne müthiş gelişmeler olur. Bu gelişmeler Allah’ın biz kullarına su ile beraber verdiği bir ikramdır. Akıllı insanlar böyle bir ikramın lütuf olduğunu belirler ve suyun ihsan olma vasfını kullanırlar.
Soruyorum: Siz bunun farkında mısınız?