Hayat | Konular | Kitaplık | İletişim

Deri kanseri

Bütün dünyada deri kanseri en sık görülen kanser tipi olup, kanser nedeniyle meydana gelen ölümlerin % 2’sini oluşturur. Başlıca üç tip deri kanseri bulunur. Bunlar : Skuamöz hücreli karsinom (Melanoma olmayan deri kanseri de denir), bazal hücreli karsinom ve melanomadır.
Bazal hücreli karsinom ve skuamöz hücreli karsinom deri kanserinin en sık görülen iki tipidir. Genellikle iyi seyreden, kanserler içinde en yüz güldürücü sonuçların alındığı kanser tipleridir.
Melanoma ise daha saldırgan seyirli bir deri kanseri olup, diğerlerine göre daha kötü huyludur.
Ultraviyole (UV) ışını, radyasyona maruziyet yada derinin UV ışınına duyarlı olmasının deri kanseri için risk faktörü olduğu bilinmektedir. Bununla beraber maruziyetin tipi (yüksek şiddette, bazen ya da sürekli) ve şekli (devamlı ya da aralıklı) deri kanserinin tipleri için değişik olabilir.
Deri kanserine yatkınlığı olan (kanser öcüsü lezyonların olması, hassas deri tipi) kişilerde, derinin güneşe maruziyetinin azaltılması deri kanserinden korunmada esas temeli oluşturmaktadır.
UV ya da radyasyon maruziyeti ile deri kanserinin önlenmesi konuları gözlem ve çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalara göre melanoma olmayan deri kanserlerinde güneşe maruziyetin bir risk faktörü olduğu ortaya konmuştur. Güneş ışınları ile derisi bronzlaşmayan ancak kolayca yanan kişilerin kanser riski yüksektir.
Ancak koruyucu krem veya giysiler kullanılarak UV radyasyon maruziyetini veya maruziyet süresini azaltmanın melanoma olmayan deri kanserlerinde kanser oluşum sıklığını azaltıp azaltmadığı kesin olarak bilinmemektedir.
Düzenli olarak güneş önleyici kremlerin kullanılmasıyla solar keratoz adı verilen ve skuamöz hücreli karsinomun öncülü olan lezyonların azaldığı ve varolan lezyonların gerilediği gösterilmiştir.
UV radyasyon maruziyeti ile melanomanın ilişkisi net olarak bilinmemektedir. Zaman içinde yavaş yavaş güneş maruziyetine kıyasla aralıklı olarak ani güneş maruziyetinin çok daha fazla hasar verici olduğu düşünülmektedir. Özellikle çocukluk yada gençlikteki güneş ışığına ani maruziyetler çok daha tehlikelidir. Güneş yanıklarına yönelik koruma amaçlı ürünlerin UV radyasyon nedeniyle meydana gelen melanomayı önlemediği saptanmıştır. Yanmaya meyilli deriye sahip olma, fazla sayıda iyi huylu melanostik yada atipik benin olması gibi değiştirilemeyen faktörler de melanoma gelişimi için risk faktörü oluşturmaktadır.
UV radyasyon maruziyetinin azaltılmasında ki en iyi silah; güneşten korunma konusunda eğitim yapılmasıdır. Bu yolla kişiler bilinçlendirilmekte ve deri kanserlerinin gelişim riski azaltılabilmektedir.
Melanoma ile ilişkili olarak kişinin kendi kendini muayenesinin, özellikle riskli kişilerde yararlı olduğunu öne sürmüşlerdir.
Izotretinoin, beta-karoten gibi kimyasal olarak önleyici ajanların etkinliği, melanoma olmayan deri kanseri riski yüksek olan kişilerde değerlendirilmiştir. Kseroderma pigmentozumlu hastalarda yüksek doz izotretinoin’in yeni kanserleri önlediği gösterilmiştir. Ancak; önceden bazal hücreli karsinom nedeniyle tedavi almış olan kişilerde uzun dönem izotretinoin tedavisinin yeni bazal hücreli karsinomu önlemediği fakat ızotretinoin’in yan etkilerinin ortaya çıktığı gösterilmiştir. Daha önceden melanoma olmayan deri kanseri nedeniyle tedavi edilmiş hastalarda uzun dönem beta-karoten kullanılmasının yeni deri kanseri gelişimini önlemede yararı olmadığı saptanmıştır.
Günümüzde antikanserojen olarak popüler bir mineral olan selenyumun da uzun süreli kullanılmasının basal hücreli yada squamöz hücreli karsinomu önlemede ciddi bir etkisi olduğu gösterilememiştir.
MELANOMA OLMAYAN DERİ KANSERLERİNİN TANISI VE BELİRTİLERİ


Melanoma olmayan deri kanserleri erken tanınabilir mi ?

Melanoma olmayan deri kanserleri erken tanınabilirler. Deri kanserlerinin erken tanısında herkesin önemli bir rolü olabilir. Amerikan Kanser Cemiyeti, kanser için yapılan kontrolleri 20-40 yaşları arasında 3 yılda bir, 40 yaş ve sonrasında her yıl olarak önermektedir.
Aynı zamanda kendi cildinizi ayda bir kez muayene etmeniz de önemlidir. Vücudunuzdaki ben, çil ve diğer lekelerin şekil, yapı ve renklerini bilmek, bu yapılarda oluşması olası değişiklikleri fark etmek açısından önemlidir. Kendi kendine muayene en iyi bir boy aynası ile yapılır. Görülmesi zor olan bölgeler için küçük bir el aynası kullanılabilir. Bu muayenede sırtın alt bölümü yada uylukların arkası gibi zor görülen yerlerin görülmesinde bir başkası size yardımcı olabilir. Avuç içleri, ayak tabanları, sırtın altı, bacakların arkası dahil bütün bölgeler muayene edilmelidir. Değişiklik olduğunu düşündüğünüz bir bölgeyi doktorunuza göstermek faydalı olabilir. Arkadaşlar veya aile üyeleride birbirlerinde gördükleri değişiklikleri birbirlerine söyleyebilirler.
Melanoma olmayan deri kanserlerinin çeşitli belirtileri mevcuttur. Deride yeni meydana gelen ve büyüyen bir oluşum, leke, noktacık yada çıkıntı veya 3 ay içinde düzelmeyen yanma hissi bu belirtilerden bazılarıdır.
Bazal hücreli kanserler genellikle düz, sert ve soluk alanlar veya küçük, kabarık, pembe/kırmızı, şeffaf, parlak alanlar şeklinde küçük zedelenmeler sonrası kanayabilen oluşumlardır. Bu oluşumların üzerinde gözle görülür düzensiz bir damar olabileceği gibi bunların merkezlerinde çökük bir alan olup bu alan mavi, kahverengi yada siyah bölgeler içerebilir. Geniş bazal hücreli kanserler kaşıntılı olabilir ya da soyulmuş bölgeler içerebilir.
Skuamöz hücreli kanserler büyüyen şişlikler şeklinde genellikle kaba yüzeyi olan yada yavaş büyüyen ve düz kırmızımtrak yamalar içeren oluşumlardır. Sıklıkla ileri yaşta, güneşe maruz kalan bölgelerde iyileşmeyen yaralar şeklinde görülür.
Her iki tip melanoma olmayan deri kanseri de normal deriden çok hafif değişiklikler içeren düzgün alanlar olarak başlayabilir.

Deride değişikliğe neden olabilen diğer kanserler nelerdir?

Kanserlerin önemli bir kısmında hastalığın belirli aşamalarında derinin tutulumuna bağlı ciltaltında şişlikler oluşabilir ve buna cilt metastazı ismi verilir.
Kaposi sarkomları genellikle küçük zedelenme tarzı oluşumlar şeklinde başlayıp sonradan tümör dokusuna dönüşürler.
Deriden başlayan bir lenf kanseri türü olan “mycosis fungoides” bir döküntü tarzında kasıklarda ya da alt karın bölgesinde başlar. Deri allerjilerine yada diğer tip deri irritasyonlarına benzer.
Yumurtalık tümörleri de bazen deri altında şişlikler şeklinde ortaya çıkabilir.
Derinin sarkom adı verilen bir çeşit tümörü deri altında yaygın kitleler şeklinde oluşur.
Merkel hücreli tümörler kırmızı-mor nodüller ya da yaralar tarzında görülebilir, yüzde ya da daha az sıklıkla kol ve bacaklarda oluşurlar.

Melanoma olmayan deri kanseri tanısı nasıl konur ?

Deri kanseri olduğunuz konusunda bir şüpheniz varsa hekiminiz birkaç test yaparak bu hastalığın var olup olmadığını ortaya koyacaktır.
Hikaye ve Fizik Muayene : Genellikle ilk adımda, belirtiler ve risk faktörleri ile ilgili bazı sorular sorarak hastanın tıbbi hikayesi oluşturulur. Doktorunuz büyük olasılıkla yaşınızı, derideki bu problemin ilk defa ne zaman ortaya çıktığını ve boyut yada görüntüsünde bir değişiklik olup olmadığını sorgulayacaktır. Aynı zamanda geçmişte deri kanseri riskini arttıran herhangi bir madde ile karşılaşılıp karşılaşılmadığı ve aileden herhangi bir kişinin deri kanseri olup olmadığı da sorulacaktır.
Doktorunuz; derideki lekenin boyut, şekil, renk ve dokusunu inceleyerek burada kanama, pullanma, sınır düzensizliği olup olmadığını değerlendirilecektir. Vücudun diğer bölgeleri deri kanseri ile ilişkili olabilecek noktalar ve benler açısından değerlendirilir. Cilt lezyonlarına yakın bölgedeki; vücudun iltihabi olaylarında savunma rolünü üstlenen ve bağışıklık sistemine ait hücre topluluklarından oluşan lenf düğümü adı verilen yapılar incelenir. Deri kanserleri lenf düğümlerine yayılabilirler. Böyle bir yayılım olduğunda, lenf düğümleri büyür ve normalden daha sert bir hale gelirler.
Deri Biyopsisi: Eğer doktorunuz melonoma olmayan deri kanserinden şüpheleniyorsa, şüpheli bölgeden mikroskop altında incelenmek üzere parça almayı önerebilir. Bu işleme deri biyopsisi adı verilir. Deri biyopsisinin alınabilmesi için çeşitli yöntemler vardır. Hangi yöntemin seçileceği, deri kanserinin tipine, vücuttaki yerine ve boyutuna göre değişir. Biyopsi sonucunda deride iz kalır. Değişik metodlar değişik izler bıraktığından biyopsi öncesinde doktorunuza biyopsi ve bırakacağı iz konusunda danışabilirsiniz.
Deri biyopsisinin tüm örnekleri mikroskop altında incelenir. Deri örneği, mikroskopta doku örneklerini inceleyerek tanı koyma konusunda eğitimli olan bir patoloğa gönderilir.
MELANOMA TİPİ DERİ KANSERLERİNİN TANISI VE BELİRTİLERİ


Melanoma tipi deri kanseri erken tanınabilir mi ?

Melanoma tipi deri kanserinin erken tanısı mümkündür. Önemli olan kişinin hekime başvurduğu rutin kontrollerde, bu konuda deneyimli bir sağlık personeli tarafından görülmesidir. Amerikan Kanser Cemiyeti, kanser ile ilişkili rutin kontrollerin 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra her yıl yapılmasını önermektedir.
Aynı zamanda kişinin kendi kendini her ay düzenli olarak deri muayenesi yapması da çok önemlidir. Vücutta bulunan ben, çil ve diğer lekelerin şekil, yapı ve renklerini bilmek, bu yapılarda oluşması olası değişiklikleri fark etmek açısından oldukça önemlidir. Boy aynası kendi kendine muayenede kullanılacak en önemli yardımcıdır. Görülmesi zor olan bölgeler için ayrıca küçük bir el aynası kullanılabilir. Bu muayenede vücudun zor görülen yerlerin görülmesinde bir başka kişi yardımcı olabilir. Avuç içleri, ayak tabanları, sırtın altı, bacakların arkası dahil bütün bölgeler muayene edilmelidir. Değişiklik olduğu düşünülen bir bölgeyi doktora göstermek faydalı olabilir. Arkadaşlar veya aile üyeleri de birbirlerinde gördükleri çil, ben veya lekelerdeki değişiklikleri birbirlerine söyleyebilirler. Ayrıca erkeklerde her 3 melanomanın 1 tanesinin sırtta oluştuğu unutulmamalıdır.
Derideki küçük lekelerin boyut, şekil ya da renk değişiklikleri dikkatle değerlendirilmelidir. Deride yanma tarzında hassasiyet, şişlik, lekeli görünüm ya da başka bir değişiklik olup derinin görüntüsünde kişide kanser belirtisi olabileceğine dair bir his oluşabilir. Deride pullanma, kabuklanma olabilir; sızdırma ya da kanama görülebilir. Bölge kaşıntılı, ağrılı yada hassas olabilir. Kızarıklık ve şişlik gelişebilir. Bu tür şikayetlerin genellikle kanserle ilişkisi olmadığı bilinmeli, fakat doktora da bu konuda danışılmalıdır.
İyi huylu benlerin melanomaya dönüşme riskinin olması nedeni ile melanoma ile normal bir ben arasındaki farklar bilinmelidir. Fakat bu farkları her zaman kolaylıkla anlatmak mümkün olmadığından şüpheli bir durumda mutlaka doktora başvurun.
Normal bir benin genellikle her tarafı eşit renkte olup; renkleri kahverengi, koyu sarı yada siyah olabilir. Benler deri ile aynı yüzeyde düzgün olabileceği gibi kalkık da olabilir. Oval veya yuvarlak şekilli olabilirler. Çapları çoğunlukla 6 mm’den küçüktürler. Ben doğumda var olabilir, çocukluk ya da erken gençlikte ortaya çıkabilir. Özellikle güneşe maruz kalan yerlerde birkaç ben aynı zamanda ortaya çıkabilir. Bir ben oluştuktan sonra, genellikle boyutunu, rengini ve şeklini korur. İnsanlar yaşlandıkça benlerin rengi solup kaybolabilir. İnsanların çoğunda benler vardır ve bunların çoğu zararsızdır. Ancak bir bende meydana gelen değişiklikleri özellikle melanoma açısından bilmek önemlidir. Melanomanın kişi tarafından tanınabilmesi için önemli noktalar aşağıda kısaca anlatılmaktadır.
Melanomanın belirti ve bulguları :

Normal bir ben, melanomadan ABCD kuralı ile ayrılır. ABCD kuralı belli özelliklerin ingilizce baş harflerinden oluşmaktadır. [A: asimetri, B: sınır (border), C: renk (color), D: çap (diameter)].
Asimetri : Benin bir yarısının diğer yarısından daha büyük olmasıdır.
Sınır düzensizliği :Benin kenarlarının düzensiz olmasıdır.
Renk: Ben üzerindeki renk eşit değilse; ben üzerinde yama tarzlı siyah, kahverengi, bronz ve bazen mavi, kırmızı ya da beyaz alanlar bulunması önemlidir.
Çap: Ben 6 mm’den büyük ise önemlidir. Ancak son yıllarda bilinçlenme ve erken tanı sayesinde hekimler 3-6 mm arasında melanomalara da rastlamaktadırlar. Bunu da akılda tutmak gereklidir.
Melanomanın diğer önemli bulguları arasında boyut, şekil ve renk değişikliği bulunur. ABCD kuralı melanomaların hepsi için geçerli değildir. Bu nedenle benleri iyi gözlemek ve değişiklikleri farketmek önemlidir.
Melanoma tanısı nasıl koyulur ?

Derinin bir bölümündeki anormal bir görüntü nedeniyle deri kanserinden şüpheleniliyorsa, bu durumun deri kanseri veya derinin diğer hastalıkları ile ilişkili olup olmadığının anlaşılması için hekime başvurulmalıdır. Doktor tarafından tanı konması için gerekli muayene, bilgi toplanması ve tetkikler yapılacaktır.
Hikaye ve Fizik Muayene: İlk etapta genellikle tıbbi hikaye alınır. Doktor olasılıkla yaş, derideki hastalığın ilk defa ne zaman oluştuğu ve zaman içinde değişip değişmediği gibi bazı sorular sorabilir. Aynı zamanda deri kanseri sebebi olabilecek etkenlerle daha önce karşılaşılıp karşılaşılmadığı, ailede deri kanseri olup olmadığı da sorulabilir. Fizik muayene sırasında; deri hastalığının büyüklüğü, şekli, rengi ve bu bölgenin dokusu ile burada kanama yada soyulma olup olmadığı incelenecektir. Ayrıca vücudun diğer bölümleri de deri kanseri ile ilişkili olabilecek diğer hastalıklar yönünden de incelenecektir. Doktor, başta hastalıklı deri bölgesi yakınında bulunanlar olmak üzere kasık, koltuk altı ve boyundaki lenf düğümlerini de muayene edecektir. Büyümüş lenf düğümleri melanomanın yayılmış olabileceğinin habercisi olabilir.
Deri biyopsisi: Eğer doktor melonomadan şüpheleniyorsa, şüpheli bölgeden mikroskop altında incelenmek üzere parça almayı önerecektir. Bu işleme deri biyopsisi adı verilir. Deri biyopsisinin alınabilmesi için çeşitli yöntemler vardır. Hangi yöntemin seçileceği, deri kanserinin vücuttaki yerine ve boyutuna göre değişir. Biyopsi sonucunda deride iz kalır. Değişik metodlar değişik izler bıraktığından biyopsi öncesinde doktorunuza biyopsi ve bırakacağı iz konusunda danışabilirsiniz. Deri biyopsisinin tüm örnekleri mikroskop altında incelenir. Deri örneği, mikroskopta doku örneklerini inceleyerek tanı koyma konusunda eğitimli olan bir patoloğa gönderilir. Bütün deri biyopsileri, biyopsi alınacak olan bölge uyuşturularak yapılır. Biyopsi sırasında ince bir iğnenin batması ile birlikte bir dakikadan az süren bir basınç hissi ve ağrı olmaksızın hafif yanma hissedebilirsiniz. İşlemin iz dışında ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır.
Melanoma deri kanseri nasıl evrelendirilir ?

Evrelendirme işlemi, bir kanserin yaygınlığının belirlenmesidir. Bu işlemde tümörün boyutunun yanında diğer organlara yayılım durumuda belirlenir. Evrelendirme, bir kanserin ne kadar yayıldığını özetleyen standart bir yoldur.
Melanomanın evrelendirilmesinde sıklıkla TNM sistemi kullanılır. Bu sistemde her kansere bir T kategorisi, bir N kategorisi, bir de M kategorisi belirlenir. T kategorisinde genellikle tümörün kalınlığı ile birlikte melanomayı kaplayan derinin var olup olmadığı belirlenir. N kategorisinde melanomanın lenf düğümlerine (vücudumuzda enfeksiyon veya kanserlerle savaşta kullanılan, küçük, fasulye şekilli immun sistem hücre toplulukları) yayılıp yayılmadığı ile birlikte aynı zamanda lenf düğümlerine giden yollarda yayılım olup olmadığı incelenir. M kategorisinde uzak organlara yayılım olup olmadığı belirlenir.
TNM evrelendirmesinde tümör, lenf düğümü ve uzak yayılım durumu birleştirilerek değerlendirilir ve evre gruplaması yapılır. Evreler 0 ile IV arasında romen rakamları kullanılarak oluşturulur.
Melanomanın lenf düğümü yada uzak organlara yayılıp yayılmadığı bazı test ve yöntemlerle belirlenir.
Deri biyopsisinin incelenmesi: Mikroskop altında melanomanın boyutlarının ölçülmesi önemlidir çünkü tümörün kalınlığının hastanın sağkalımı ve hastalığın gidişatını belirlediği düşünülmektedir. Deri biyopsi örneğini inceleyen patolog, mikrometre adı verilen ve küçük bir cetvele benzeyen bir aletle mikroskop altında melanomanın kalınlığını ölçer. Bu yönteme Breslow ölçüm yöntemi denir. Melanoma ne kadar ince ise sağkalım ve hastalığın gidişatı o kadar iyidir. Genellikle 1 mm’den derin olmayan melanomaların yayılım şansı çok azdır. Melanoma kalınlaştıkça yayılma şansı artar. Melanomanın kalınlığı aynı zamanda tedavi seçeneğini de belirler. Bir başka sistemde; melanomanın kalınlığı deri katmanlarına yayılımı ile değerlendirilir. Clark derecelendirmesi adı verilen bu sistemde evreler I’den V’e kadar sınıflandırılır. (rakam arttıkça melanoma derinleşir.) Buna göre Clark I’de kanser epidermisde, Clark II’de dermisin üst kısmını kaplamaya başlamış, Clark III’de dermisin üst kısmını tamamen kaplamış, Clark IV’de dermisin altını kaplamış ve Clark V’de cilt altı dokuya geçmiştir. En yeni sınıflandırma sistemi Breslow kalınlık ölçümü sistemi olup bu sistem Clark evrelendirmesinin yerini almıştır. Bu sistem gerek kalınlık ölçümünün daha kolay oluşu gerekse patologun kararına daha az bağımlı olduğundan daha pratiktir. Ancak bazen Breslow ölçümü ile yapılan değerlendirme Clark sistemi ile karşılaştırıldığında, Clark sistemi ile yapılan değerlendirmenin aynı tümör için daha ileri evrede olduğu görülmektedir. Bu nedenle melanomanın deride yaygınlığının değerlendirilmesinde her iki sistemde kullanılabilir.


Uzak organ yayılımını araştıran test ve yöntemler nelerdir?

İnce iğne aspirasyon biyopsisi: İnce iğne aspirasyon biyopsisinde (İİAB), ince iğnesi olan bir enjektör yardımı ile tümörden çok küçük parçacıklar alınır. Bu işlemde kullanılan iğne, damardan kan alınırken kullanılan iğneden daha küçüktür. Biyopsi alanının uyuşturulması için bölgesel anestezi bazen kullanılır. Bu yöntem çok nadiren acı verir ve genellikle yerinde iz bırakmaz. İİAB, şüpheli deri kanserlerinde değil, melanomaya yakın olan lenf düğümlerine kanser yayılımı olup olmadığının gösterilmesi için kullanılır. Bazen özel bir X-ışını tekniği olan bilgisayarlı tomografi eşliğinde kılavuz bir iğne kullanılarak akciğer yada karaciğer gibi iç organlardaki tümörlerden örnek alınır. Eğer doktor melanomanın yayılımından şüpheleniyorsa bu testi yapmayı önerecektir.
Eksizyonel lenf düğümü biyopsisi: Normalden fazla büyümüş olan lenf düğümlerinin deriye açılan ince ve küçük bir kesi yoluyla alınması işlemi olup bölgesel anestezi ile alan uyuşturularak yapılır. Bu işlem genellikle lenf düğümlerinin büyümesi nedeniyle melanoma yayılımından şüphelenilen ancak ince iğne aspirasyon biyopsisinde melanomanın saptanamadığı durumlarda yapılır.
Sentinel lenf düğümü biyopsisi: Bu yöntem yeni ve gelecek vadeden bir yöntem olup henüz standart kullanıma girmediğinden bu konuda tüm doktorlar arasında fikir birliği bulunmamaktadır. Bu yöntemle melanomanın olduğu bölgedeki lenf akımını temizleyen ilk lenf düğümleri tespit edilerek buraya yayılım olup olmadığı saptanır çünkü eğer yayılım varsa öncelikle bu lenf düğümleri tutulacaktır. Bu yöntemde cerrah zararsız mavi bir boya ya da kimyasal radyoaktif bir maddeyi melanoma bölgesine enjekte eder. 1 saat sonra lenf düğümleri kontrol edilerek en yakın lenf düğümü saptanır. Eğer mavi boya kullanılıyorsa boyanma çıplak gözle de görülebilir. Radyoaktif maddenin kullanıldığı durumlarda bir Geiger sayıcısı kullanılır. Sentinel lenf düğümü denilen ve bölgeyi temizleyen ilk lenf düğümü saptanınca, bu lenf düğümü mikroskopik inceleme için çıkarılır. Bu lenf düğümünde kanser varlığı gösterilirse bölgede geriye kalan tüm lenf düğümleri çıkarılır. Eğer sentinel lenf düğümünde kanser yoksa diğer lenf düğümlerinin çıkarılmasına gerek kalmaz. Melanomanın yakınındaki bir lenf düğümü büyümüşse sentinel lenf düğümü aranmaksızın büyüyen lenf düğümüne ince iğne aspirasyonu yada lenf düğümü eksizyonel biyopsisi yapılır.


Kategoriler

- hastalıklar - Şifalı Bitkiler - bitkilerin faydaları - Beslenme - kanser - tedavi - Gıda - şifa - kalp ve damar hastalıkları - sigara - belirtiler - kadın - çocuk - işitme kaybı - Diyet - hafıza - su - masaj - Vücudumuzu Tanıyalım - alerji - kulak - teşhis - sağlık haberleri - Diş Sağlığı - Beden dili - Depresyon - hastalık - Evlilik - Göz Sağlığı - ağız - bulaşıcı hastalıklar - gebelik - burun - sağlık - kulak ağrısı - orta kulak - Diğer Hastalıklar - Cinsellik - diş - bademcik - ağrı - şifa kaynağı - dikkat - Alkol - enfeksiyon - iç kulak - kilo vermek - diş çürüğü - kulak çınlaması - baş dönmesi

MollaCami.Com